29 Haziran 2010 Salı
Terörü bitirmenin yolları
1- Teröristlerle baş edebilmek için en az onlar kadar savaşmayı bilen insanlar gereklidir. Bunun için de özel bir birlik şart. Bu birlik ne polise ne de askere bağlı olmamalı. Doğrudan İçişleri Bakanlığı'na bağlanmalıdır. 2. bir ordu olarakta görülmemelidir. Orduyla ortak hareket etmeli ve işbirliği içinde bulunmalıdır.
2- Oluşturulacak birlik yaklaşık 200 kişiden oluşmalı. Bu kişiler çok özel yetenekli insanlar olmalı.
3- Birlik değişik bölümlere ayrılmalı. Bu bölümler sıcak çatışmaya girecekler, haber alma, bilgisayar ve ağları, helikopter ve insansız hava taşıtını idare etme vb. dir.
4- Her bölüm kendi uzmanlık alanında eğitilmelidir.
DEVAM EDECEK...
18 Haziran 2010 Cuma
Canım Türkiyem
2 Haziran 2010 Çarşamba
'Ben bunları biliyordum'
İnternette bir yazı gözüme çarptı. Bu yazıyı beğenen çok olmuş. Ben de dayanamadım bir şeyler yazma gereği duydum. Yazıdan alıntılar yaparak kendi yorumlarımı ekleyeceğim…
YAZI: 7 yaşındaki çocuk bile bunun olacağını tahmin ediyordu. Dış siyasetin konusu olan bir mevzuda silahsız insanları İsrail namlularının ucuna attınız. Kuzuyu kurda yedirdiniz. Hani nerede doruk diplomasiniz, hani nerede stratejik öngörünüz?
YORUM: Böyle bir saldırıyı tüm dünya beklemiyordu. Hatta İsrailliler bile böyle olacağını tahmin edemiyordu. Bu yazıda 7 yaşındaki çocuğun bile tahmin ediyor denmesi düşünülerek değil hiddetle söylenmiştir. Eğer bu kişide üstün yetenek varsa iş işten geçtikten sonra değil olmadan söyleyecekti. İş işten geçtikten sonra söylemek hoş bir davranış değildir.
Bu kişileri oraya devlet göndermedi. Bu uluslararası bir grup. Tüm dünya insanı birleşti ve gitmeye karar verdi. Türklerin özelliği ise sayılarının daha fazla olmasıydı sadece. İsrail tüm ülkelere izin vermemesi yönünde görüşmeler yaptı. Bazı ülkeler izin vermemeye yeltendi ama hiçbir hakkı yoktu. Hiçbir ülke silahlı saldırıyı da hesaba katmamıştı; olamazdı da.
YAZI: İsrail’in günlerdir yaptığı açıklamaları kulak arkası edip, korumasız gemilerdeki insanları İsrail’in savaş gücü üzerine sevk eden ve bunu da sivil toplum kuruluşlarının dokunulmazlığı diye yorumlayıp öyle sanan saflar, ölümlerin müsebbipleri ve suçlularıdır.
YORUM: Biraz öncede yazdığım gibi, madem biliyordunuz, önceden bu yazıyı yazıp, herkesi uyaracaktınız. Olaylar olduktan sonra ben biliyordum desende size nasıl inanabilirler ki?
YAZI: Gemi Türk bayrağı ve bandırası taşıdığı için de, saldırılar düşük akıllıların sandığı gibi sivil toplum kuruluşuna falan değil, dış politikada ki fiyasko ve beceriksizlikleri sebebiyle doğrudan Türk hükümetine karşı yapılmış ve yürütülmüştür.
YAZI: Daha iki gün önce Hatay bölgesinde bir özel maden ocağına yapılan baskın, Pkk nın Antakya bölgesinde Amanos dağlarında üstlendiğinin açık göstergesiydi. Bu gece İskenderun’da ki deniz birliğine yapılan saldırı da aynı grubun bir unsuruydu. Üstelik haftalardır o birlik civarında keşifler yaptıkları da hedefin yer ve zaman olarak seçilmesinden anlaşılmaktadır. Pkk şehir içinde araçla ve ağır silahlarla cirit atıyor ve bu ülkede bir zat da İçişleri Bakanı diye ortalarda dolaşıyor.
YORUM: Bunu İçişleri Bakanı değil askeriye anlayacak ve önlemini alacak. Yani burada İçişleri Bakanına laf atılmak istenmiş ama bu taş askeriyeye gelmiş. Madem bunu anladınız, sizde çok başarılı bir askerdiniz ve çevrenizde geniştir. Neden gerekli yerleri uyarmadınız. Sizi mutlaka dikkate alacaklarına eminim. Sesinizi zamanında çıkarmadınız ve askerlerin ölümüne seyirci kaldınız.
Sadece alıntı yaptım, tamamını yazmadım. Merak eden olursa internette aratıp bulabilir. Bu yazıyı yazan kişi Türkiye’nin en başarılı askerlerinden biri. Birçok madalyası var. Üstün hizmet madalyası da almış. Asker olarak çok iyi ama bu yazıdan politik tarafının çok kötü olduğunu çıkarıyoruz. Askerlikte olduğu gibi politikada da eğitime ve tecrübeye ihtiyaç vardır.
Yazı da partiyi ön plana çıkarma çabası var. Her ne kadar eleştirsem de katıldığım noktalarda var. Bunları yazmaya gerek görmedim.
Murat BB
1 Haziran 2010 Salı
Bu karga yakında sizin de gözünüzü oyacak
Sadece maddi yönle kalmadı bu destek. O ülkelerde çok iyi örgütlenip, ülke yönetiminde de söz sahibi olmaya başlamışlardı. Bu yetkileri kendi lehlerine kullanıp, ülkelerini daha da güçlendirdiler. ABD Arap ülkelerine sattığı her silahtan sonra dengeler bozulmasın diyerek İsrail'e hiçbir ücret alınmadan silahlar hibe etti. Ve herkes biliyor ki ABD hiçbir çıkarı olmadan böyle bir şey yapmaz. Bu hibe olayı tabii ki ülke yönetimindeki Yahudilerin başarısıydı.
Kendilerine tüm dünyanın ilgi göstermesinden aldığı güçle Filistin'i yaktı yıktı. Ufaklık yaramazlık yapmaya başlamıştı. 1 hayvanın hayatı için bile seferber olan ülkeler, Filistin'de yaşananlara hiç mi hiç aldırmadılar. Ufaklık artık kendini daha da büyük hissetmeye başlamıştı. Gözünü daha büyük işlere dikmişti. Sesini çıkarabileceklere de bir gözdağı vermeliydi. "Biz çok güçlüyüz ve hiç kimseden korkmuyoruz" demeliydiler. Bu yöntem BM binasının bombalanmasıydı. Tüm dünyaya mesajlarını yollamışlardı: "İşimize karışmayın."
Hiç ummadığı bir şey oldu. İnsani Yardım Örgütleri duyarsız kalmadılar. Hiç bir ülke ses çıkarmazsa biz çıkartırız dediler. Ülkelerle tek tek konuşan İsrail, kendi isteklerini kabul ettirdi o ülkeler vatandaşlarına mani olamadılar.Ne olursa olsun yardım edeceklerdi. Onlara da ayrı bir ders vermek gerekiyordu. O dersi de verdiler ve onlarca sivil insanı öldürdüler.
Geçmişte yaptıkları tüm olumsuzluklara ses çıkarmayıp hala da saçını okşadıkları İsrail, tamamen yoldan çıktı, tam bir canavar ülke konumuna geldi. Karga hala besleniyor ve bu karga bir gün gelecek o besleyenlerin gözünü oyacaktır.