Bugün CNN Türk haberlerinde doktorların tam gün yasasına değindi. Devletin birden bire çıkardığı bu kanun yüzünden bir çok kişi mağdur durumuna düşmüş.
Okullarda öğretim üyesi bulunamıyormuş. Devlet hastanesinde de görev yapan doktorlar, özel hastanelere gidince hastalar mağdur olmuş. Ameliyat yapacak doktor bulmakta zorlanınca hastalar, günlerce beklemek zorunda kalıyorlarmış.
Aslında bu yasa Türkiye için çok daha faydalı olacaktır. İşsizliğin oldukça fazla olduğu ülkemizde yeni doktorlar iş sahibi olmakta zorluk çekmeyecek, işsizlik oranını az da olsa düşürecektir. Bir doktor çift işle 5000 lira civarı maaş alıyorken, bir başka doktorun iş bulamaması haksızlıktır. 2 işi 1 doktorun yapmasındansa, bu işi 2 doktorun yapması verimliliği arttırır.
Buraya kadar kısmı her yerde konuşuluyor, yazılıyor. Bundan sonrasına pek rastlanmıyor. Bu kısmını da ben yazayım dedim.
Bu olumlu tarafına rağmen mağdur insanların olması devletin düşünüp taşınmadan, alel acele kanunu çıkarmasından kaynaklanmaktadır. Yetişmiş doktorların sayısı az iken onları sadece bir yeri tercihe zorlamak yanlış yapılmış bir uygulamadır. Yapılması gereken şey ise bu uygulamaya kademeli geçmekti. En başta bu yasa yeni mezun olanları kapsayacaktı. Her sene mezun doktor sayısı arttırılacak, böylelikle de hiç bir hasta veya öğrenci mağdur olmadan, 5-10 sene içinde sağlık sistemimiz çok daha iyi hale gelecekti.
22 Eylül 2011 Perşembe
3 Eylül 2011 Cumartesi
Kanun mu, para mı?
Türkiye nasıl bir ülke oldum olası anlayabilmiş değilim. Süper Lig'in 18 takımının yöneticisi toplanmış, "Fenerbahçe küme düşürülsün mü, düşürülmesin mi"yi tartışıyorlar. En başta bu sadece Süper Lig takımlarını değil, 1. Lig takımlarını da ilgilendiren bir durum. Madem kulüplere soruluyor, onlara da sormaları gerekir.
Türkiye'nin 4 büyük kulübü dışında cezalar verileceği zaman hiç kimseye sorulmuyor. Düşürülecekse hiç zaman geçirmeden düşürülüyor. Bunu daha geçen senelerde Ankaraspor'da yaşadık. Lig bu yüzden 17 takımla oynandı. Bu tam bir ayrımcılıktır. 4 takım bir yana, diğer takımlar bir yana. Kanunlar 4 büyük takıma farklı, diğer takımlara farklı.
Yapılan ayrımcılık ortada iken 14 takım yöneticisinin zoruna gitmemiş anlaşılan ve kararlarını "Fenerbahçe düşmesin"den yana kullanmışlar. Bu apaçık kendilerinin birer piyon olduklarını kabul etmeleridir. Fenerbahçe düşerse gelirleri de düşecektir. Para azalacaksa gerisi teferruhattır. Ne olursa olsun her şey önemini yetirir paranın yanında. Türkiye'de bir yerlere gelmek istiyorsan sanırım böyle davranman gerekiyor.
Bu toplantıların yapılması, yöneticilere fikirlerinin sorulması tamamen saçmalıktan ibarettir. Bir takımın akibetinin ne olacağını kişilerin kararları değil, o ülkenin kanunları verir. Kanunların kişiye veya kurumlara özel olarak uygulanan ülkeler, ahlaken çökmüş demektir. Bu Cumhuriyet'le de çelişir. Cumhuriyet'le yönetilen ülkelerde ilk kural "herkes kanunlar önünde eşittir"dir. Bu Cumhuriyeti de ayaklar altına almak, onu yok saymaktan başka bir şey değildir.
Bu olay sadece Türkiye'ye malolmuş bir olay değil. Hem UEFA hem de FIFA tarafından da takip ediliyor. En çok üzerinde durdukları konu da şikedir. Şike yapan kulüplere asla tahammülleri yoktur. Hem kanunları çiğneyeceksin hem de şike yapan kulübü affedeceksin. Bu durumda bize ne derler acaba? Bir yaptırım uygulama yoluna giderler mi? Giderlerse ne ceza verirler? Bunların cevabını TFF bile bilmiyordur. Bir de bunun ahlaki tarafı var. Tüm dünyanın gözünde kanunsuz ülke Türkiye'nin imajı ne olur?
Türkiye'nin 4 büyük kulübü dışında cezalar verileceği zaman hiç kimseye sorulmuyor. Düşürülecekse hiç zaman geçirmeden düşürülüyor. Bunu daha geçen senelerde Ankaraspor'da yaşadık. Lig bu yüzden 17 takımla oynandı. Bu tam bir ayrımcılıktır. 4 takım bir yana, diğer takımlar bir yana. Kanunlar 4 büyük takıma farklı, diğer takımlara farklı.
Yapılan ayrımcılık ortada iken 14 takım yöneticisinin zoruna gitmemiş anlaşılan ve kararlarını "Fenerbahçe düşmesin"den yana kullanmışlar. Bu apaçık kendilerinin birer piyon olduklarını kabul etmeleridir. Fenerbahçe düşerse gelirleri de düşecektir. Para azalacaksa gerisi teferruhattır. Ne olursa olsun her şey önemini yetirir paranın yanında. Türkiye'de bir yerlere gelmek istiyorsan sanırım böyle davranman gerekiyor.
Bu toplantıların yapılması, yöneticilere fikirlerinin sorulması tamamen saçmalıktan ibarettir. Bir takımın akibetinin ne olacağını kişilerin kararları değil, o ülkenin kanunları verir. Kanunların kişiye veya kurumlara özel olarak uygulanan ülkeler, ahlaken çökmüş demektir. Bu Cumhuriyet'le de çelişir. Cumhuriyet'le yönetilen ülkelerde ilk kural "herkes kanunlar önünde eşittir"dir. Bu Cumhuriyeti de ayaklar altına almak, onu yok saymaktan başka bir şey değildir.
Bu olay sadece Türkiye'ye malolmuş bir olay değil. Hem UEFA hem de FIFA tarafından da takip ediliyor. En çok üzerinde durdukları konu da şikedir. Şike yapan kulüplere asla tahammülleri yoktur. Hem kanunları çiğneyeceksin hem de şike yapan kulübü affedeceksin. Bu durumda bize ne derler acaba? Bir yaptırım uygulama yoluna giderler mi? Giderlerse ne ceza verirler? Bunların cevabını TFF bile bilmiyordur. Bir de bunun ahlaki tarafı var. Tüm dünyanın gözünde kanunsuz ülke Türkiye'nin imajı ne olur?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)