7 Aralık 2015 Pazartesi

Türkiye'nin Musul'a askeri müdahale yalanı



İnternette siteler şöyle bir haber yapmışlar ve bu Facebook'ta çokça paylaşılmaktadır:

http://www.internethaber.com/1926-ankara-antlasmasi-maddeleri-ve-musul-karari-684054h.htm

Bu haberde dikkat edilmesi gereken bazı şeyler var. Bunlar:

1- 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması'nın hangi maddesi askeri müdahale hakkı verdiği yazılmamış. Bu antlaşmanın şartlarını kendiniz araştırmak zorundasınız. Araştırınca böyle bir maddeye rastlayamıyorsunuz. İşte o antlaşma:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ankara_Antla%C5%9Fmas%C4%B1_(1926)

https://eksisozluk.com/ankara-antlasmasi--494585

2- Sadece Irak'tan bahsediliyor ama haritaya baktığınızda Suriye, Bulgaristan ve Yunanistan'dan da toprak alındığını gösteriyor. Harita da özensizce, kontrol edilmeden kullanılmış. Bu büyük ihtimalle Osmanlı İmparatorluğu zamanındaki bir haritada.

Sonuç olarak, internette her gördüğümüze araştırmadan inanmayalım ve yalanlarına veya bilgisizce yaptıkları habere paylaşım yaparak ortak olmayalım.

20 Kasım 2015 Cuma

Terörizm

Fransa'da yaşanan terör konusunda Türkiye ikiye bölünmüş durumda. Bunu en son milli maç esnasında, saygı duruşunda gördük. Öncesinde de kimileri tüm dünyayla teröre karşı ortak hareket ederken, bu ortak hareket edenler diğerleri tarafından ağır eleştirildi.

Olaylara derinlemesine bakacak olursak, aslında bu olayların pek çok yönü ve pek çok da doğrusu var. Aynı zamanda da pek çok yanlışı var. Bir başka deyişle herkesin edindiği tutum hem olumlu eleştirilebilir, hem de olumsuz.

Fransa'da bir çok kişi teröre kurban gitti. Üzülünebilir çünkü bu kişilerin hemen hemen hepsi suç işlememiş kişilerdi. En başta birer canlıydılar. Eleştirilebilir, bunların daha da vahşileri ortadoğuda hemen hemen her gün yaşanıyor ve kimseler sesini çıkarmıyor. Yakın zamanda Türkiye'de de yaşandı ve ülkelerin üst düzey yöneticileri dışında oralı olan bile çıkmadı.

Peki neden doğuda olan olaylar önemsenmiyor? Bunun cevabı basit. Ortadoğu medeniyetlerin doğduğu, peygamberlerin gönderildiği ve din savaşlarının sürekli yaşandığı bölge. Binlerce yıl öncesinden beri kan akan bölge. Dünyanın en çok ölümün yaşandığı bölge. Bu sebepten herkes buralardaki terörü sıradan görmekte ve önemsememekte. Önemsenen şey ise, terörün bu bölgede kalmayıp, batıyı da etkisi altına alması. Alışılmadık bir şey. Bu şunu da gösteriyor ki, her an her yerde her şey olabilir. Dünyanın hiç bir yerinde insanlık güven altında değil. Artık herkes korkmakta.

Terörün köküne inecek olursak, bu olayları gerçekleştirenlerin genellikle iyi bir eğitim almadığını görürüz. Güçlü ülkeler, bu güçlerini başkalarının sırtından geçinerek sağlıyorlar. Yani ülkeler ülkeleri sömürüyorlar. Ülkeleri sömürebilmek için, o ülke insanlarının cahil ve güçsüz olmaları gerekir. Günümüzde gelişmiş bir çok ülke bu methodu kullanıyor. Ülkeleri sömürüyorlar ve gelişmelerine, eğitim sistemlerinin düzeltilmesine asla izin vermiyorlar.

Cahil insanları kandırmak da çok kolay. Düzene karşı gelen bazı ezilmiş kişiler, bu cahil insanları ayaklandırarak direnişe geçiyor. Elinde yeterli güç olmadığından, az kişi kullanarak, çok kişi öldürme yolunu seçiyor. Bu yol da savunmasız kişileri hedef almak oluyor. Bu sayede öç almış oluyorlar.

Konuyu özetleyecek olursak; artık sömürgecilik bırakılmalı, her ülke savaş gücünü geri çekmeli ve dünyanın her yerinde insanlar eğitilmeli. Ellerine silah değil, kalem verilmesi sağlanmalı. Aksi takdirde terör artarak devam eder ve önü asla kesilemez.

24 Haziran 2015 Çarşamba

Gece yalnız yürüyen turist kız

Gece 00.15. Alsancak Camii civarı. İzmir'in merkezi, en işlek yeri ama o saatlerde buralarda fuhuş çok yoğun yapılıyor. Polisler bu konularla ilgilenmiyor, yani aldırdıkları yok. Fakat "hırsız var" der ya da eylem yapmaya kalkarsan doğduğuna pişman ederler.

Yolda tek başına yürüyen, sırtında çantasıyla 20'li yaşlarda uzak doğulu (tahminen Kore) bir kız. Hemen bir erkek yapıştı kıza, Türkiye gerçeği olarak. Kız yan yan uzaklaştı erkekten. Erkek biraz diretti, baktı olmuyor, vazgeçti. Daha geçen hafta Koreli bir kız 2 farklı yerde 2 kere dolandırılmıştı. Önceleri bir çok kadın turist öldürüldü. Türkiye'ye gelirken hiç kimse uyarmaz mı bunları "Türkiye sapıkların ülkesi, dikkat edin, yanınızda kalabalık olsanız dahi, Türkiye'yi iyi bilen birini bulundurun" diye. O kız sağ salim gittiği yere ulaşabilecek mi acaba? Bugün, yarın haberlerde çıkabilir.

17 Mayıs 2015 Pazar

Ferhat şike mi yaptı?





Sneijder'in bu pozisyonda önü kapalıydı. Topu vurabileceği yer kalecinin sol tarafıydı. Kaleci de bunu düşünüp, oraya doğru hareketlendi. Sneijder'in karşısındaki rakip de sert şut çekeceğini düşünüp, önünü kapatmaya çalıştı. Fakat Sneijder kimsenin beklemeyeceği bir vuruş yaptı ve topu ters köşeye gönderdi.



Rakibin bacakları arasından geçen topta kaleci ters tarafa giderken yakalandı. Bu topu kurtarması kolaydı ama pozisyonu gereği sağ ayağından destek alamadı. Alamayınca hem yeterli kadar uzanamadı hem de hızlı hareket edemedi.



Sorun da burada başlıyor işte. Son bir gayretle topa atlayan kaleci topu tutamayacağını anladı. Top süratli ve yerden gidiyor. Kaleciler için de çok zor bir pozisyon. Pozisyonu dikkatle izlersek burada el çekme yok, el uzatmayı bırakma var. Kaleci yetişemeyeceğini düşününce hareketini kesiyor refleks olarak. Kesmesindeki amaç yere uzanırken dirseğiyle rahat bir düşüş yapmak idi.



Tabii yetişemeyeceğini anlasa da o topa yine de uzanması gerekiyordu. Bu konsantrasyonla ilgili bir durum. Konsantrasyonu yoğun olan oyuncular bazen top farklı şekilde auta gitse bile yine de bir hamle yapıyorlar örnek olarak.



Eğer kaleci şike yapıyor olsaydı bu pozisyonda, sola doğru gitmez, Sneijder'in topu oraya vurmasını beklerdi. Çok rahat ve temiz de gol yemiş olurdu.



Burada şike var diyenlere diyeceğim şu ki; geçin kaleye aynı pozisyonu tekrarlayalım bakalım siz kurtarabilecek misiniz? Cevap olarak 'ben kaleci değilim ki kurtarabileyim' olacaktır. Bu da çok güzel bir cevap. Zaten kaleci olmadığınız için bu pozisyonu süzemeyip, uzanmadı diyorsunuz diye de karşılık alır.



Bu pozisyonu anlayabilmek için futbol oynamak da tek başına yetmez, kalecilik yapmış olmak gerekir.

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Allah'a mı şeytana mı?

Dünyada 2 farklı dindar insan vardır.

1- Allah'a inanan
2- Şeytana tapan

İkisinin ortak noktası Allah'a inandıklarını söylemeleri.

Bu ikisini birbirinden ayırmanın değişik kriterleri vardır. Bir tanesi; şeytana tapanlar Allah'ı daha fazla öne çıkarırlar ve daha fazla savunurlar.

Ayırmanın diğer bir kriteri ise itibardır.

Allah'a inananlar için itibar sadece ve sadece Allah'ın yarattıklarına saygı duymak, koruyup kollamak ve merhametli olmaktır.

Şeytana tapanlar için ise itibar, mal mülk ve paradır.

1 Şubat 2015 Pazar

Karşı cins ilişkileri el kitabı

Güncelleme Tarihi: 25 Kasım 2015

Bu bir karalamavari yazıdır ve sürekli güncellenmektedir. Kitap bastırılma aşamasında derlenip, toplanacak ve düzgün bir hale getirilecektir. :) İşin şakası tabi...


Orhan Gencebay da demişti ve hala da diyor: "Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni" Gerçekten seven insan, hatayla da sever. Sevemiyorsanız eğer, sevgiden uzak durun. Ama sakın unutmayın, siz de hata yapıyorsunuz.

- Her insanın kendine has bir anlatım şekli vardır. Kullandığı kelimeler herkesin aynı olmayabilir. Bu sebepten diyalogtan bir anlam çıkarırken, çok iyi düşünülmesi gerekir.

- Gülmek hayatta her şeydir. Birbirinize baktıkça suratlarınızda hep bir gülümseme, hep bir sevimlilik olmalıdır.

- Sorun olduğunda içine atmamalısın. Çekersin karşına, suratına her şeyi anlatırsın. Bir orta yol bulmaya çalışırsınız. Sorunların tartışılacağı yer de ne mesajlaşmaktır ne de telefonla görüşmektir. Rahat bir ortamda buluşulur, detaylıca her şey konuşulur.

- Saygıyı kaybetmeden tartışılan konudan sonra her iki taraf birbirine sarılıp, kendilerini haklı dahi görseler özür dileyebilmelidir.

- Tartışmalarda mümkün olduğunca akıl verir tarzdan uzak durulmalıdır. "Şöyle yaparsan daha iyi olur" ya da "şöyle davranmanın daha iyi olacağını düşünüyorum" şeklinde konuşmalar iki tarafı da daha sakinleştirir ve birbirlerine olan sevgiyi hissetmelerini sağlar.

- İlişkinin geleceği hakkında kuşkunuz olduğunda, bunun için karşı taraftan düşünmek için zaman vermesini istememelisiniz. O verilen arada onsuz yapamayacağınızı anlayabilirsiniz belki ama sorunların tekrar etmemesi için pek fayda sağlamaz. Ve ilişkiye kaldığınız yerden devam etmesi de zor olur. O ilişki uçurum kenarındadır artık.

- İlişkilerin ilk evresi en sancılı olunan zamandır. Hatalar çok yapılabilir. Bunları takıntı yapmamalı ve biraz daha zaman tanınmalıdır.

- Bir sorun olduğunda, bir taraf mutlaka olgun davranmalı ve karşı tarafa nazikçe yapılması gerekenleri açıklamalıdır.

BİR ÖRNEK: Tanıştığınız kişi sizi bir süre aramadı. Bu kızılacak bir durumdur elbette. O aramadıysa siz arayın ve bunun sebebini sorun. Eğer kötü bir niyetten değilse, kızdığınızı söyleyin ve bu tür şeylerin ilişkinin gidişatı için de uzaklaşmak anlamına geldiğini anlatın. Karşınızdaki olgun biriyse bunu anlayacaktır. Eğer size çok değer veriyorsa özür de dileyecek ve bir daha olmayacağına dair söz verecek. Aksini yapar, siz de onun gibi davranırsanız, ilişkinin sonunu getirmiş olursunuz.

- İnsanların kişilikleri ilk zamanlarda değil, ilerleyen zamanlarda ortaya çıkar.

- Bir insan gerçek yüzünü, kızdığı zaman gösterir.

- Hatalar her zaman olur. Önemli olan aynı hataları tekrarlamamaktır.

- Hataya, hatayla karşılık vermeyin.

- Bir sorun yaşandığında, karşındakine ne kadar çok değer veriyorsan, o kadar sert tepki verebilirsin. Ama o kadar da çabuk yumuşarsın.

- Bir sorun yaşandıktan sonra, bu sorun çok büyük değilse, kızgınlığınız 1 günü geçiyor ve özür dilemelerine rağmen kafanızdan atamıyorsanız, siz hiç bir ilişkiye girmeyin. Sonu hep hüsran olur.

- Çok şey bilmek, hareketlerini kontrol altında tutmak olgunluk değildir. Olgunluk anlayışlı olabilmektir.

- Sevmek, sevdiğinin en kötü durumlarına bile katlanabilme sanatıdır.

- Sevmek, sevdiğinizin hatalarına katlanabilme sanatıdır. (GAZ1511211706)

- Sevmek, hiç sevmediğin şeyleri, sırf sevdiğin seviyor diye, eğlenerek beraber yapabilme sanatıdır.

- Çözümü ayrılık olanlarla, hep yarı yolda kalırsın. (GAZ1502051827)

- Hiç bir zaman kaçmayın, uzaklaşmayın. Her zaman aynı anda hem hakkınız, hem de ilişkiniz için savaşın.

- İnsanlar yaşlandıkça daha da akıllanıyorlar ama bir o kadar da daha tahammülsüz oluyorlar.

- "Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin" derdi tarkan şarkısında. Kendi aslını yansıtacaksın tamam ama eleştirilen tarafların varsa da onları değiştirmek zorundasın. Ya da karşı tarafın sevmediği davranışlarından da uzak duracaksın.

Murat BB