28 Mart 2010 Pazar

Galatasaray – Fenerbahçe derbi

Bu derbiyi kim kazanır diye sorulsa en akılcı cevap, “favorisi olmayan bir maç” olur. Favorisi olmakta mutlak kazanacağın anlamına gelmez. Futbolda günündeysen kazanırsın. Bugün de kim günündeyse kazanacak.

Kazanma şansını kuvvetlendirmek için en önemli unsur taktiktir. Taktik oyun sistemini belirler. İyi bir taktik ve hatasız oyunla yenemeyeceğin takım olamaz. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin taktiği ve oyun sistemi nasıl olmalıdır?

Fenerbahçe

Fenerbahçe her derbide sakindi. Çok kötü sezon geçirse dahi, Galatasaray maçlarında çok koşup, canlı futbol oynamışlardır. Bu seferde aynısı olacaktır.

FB defansı son maçlarda kötüydü. Özellikle Bilica acemice hatalar yapıp, takımına gol yedirmiştir. GS maçı hatalarını unutturmak için bir fırsat. Forvette de Güiza’nın kaçırdığı goller saç baş yoldurmuştur. Geçen sezon sonları olduğu gibi bu sezon sonu da çıkışa geçecekmiş gibi bir havası var.

Daum her zamanki gibi defansı sağlam tutacaktır. Özellikle Keita’yı kilitlemeye çalışacaktır. Bunu başarırsa GS’nin hücum gücü yarı yarıya düşecektir. Dos Santos önünde boş alan bulduğunda etkilidir. FB buna izin vermeyecektir. Arda eski Arda’dan çok uzakta. Keita’nın çok gölgesinde kaldı. Özel bir markaja gerek yok ama yine de gözler üzerinde olmalı. Ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Defansif olarak başka önlem almaya gerek yok.

Hücum açısından GS’a Alex ve Güiza yeter. Çok zayıf olan GS defansını 2-3 akıllı pasla aşıp rahatça gol atılabilir. Duran toplarda da etkisiz GS defansı arasında özellikle Lugano gol bulabilir.

Galatasaray

GS her derbi maçta fazla gergin oluyor. Bu gerginlikte hep olumsuz etkiliyor.

GS kaliteli oyunculardan oluşuyor ve bireysel yetenekler sayesinde sonuca gidiyor. Bunun dışında da hiçbir olumlu tarafı yok. Günümüz futbolunda ön plana çıkan takım oyunu. GS ligde son haftalara gelinmesine rağmen hala takım olamadı.

En büyük sorun defansıyla hücum oyuncuları arasındaki mesafenin fazla olması. Bu sebepten rakibe çok boş alan bırakıp rahat top oynamasına izin veriyor. Defansı sağlam tutan rakip GS hücum oyuncularını etkisiz hale getiriyor, hızlı oyuncularla defansını kolaylıkla aşıp, gol atmayı başarıyor.

Sağ bek ve sol bek olarak oynayan Caner ile Sabri aslında defansif oyuncular değil. Defansif hiçbir özellikleri yok. Hücuma katılıp, gol atıp, attırmayı seviyorlar. Bu yüzden defans göbekteki 2 kişiye kalıyor. Orta sahada oynayan 3 kişi Topal, Sarp ve Elano defans hasiyeti yüzünde hücuma fazla katkı sağlayamıyor. Keita ve Sabri sağ kanatta, Caner ve Dos Santos sol taraftan hücum ediyor ama ceza sahası içine girecek oyuncular sayısı 1 ya da 2 kişi oluyor. Bu Jo ve bazen de Arda. Kanatlar çalışırken ceza sahasına girmezsen gol yollarında çok zorlanırsın.

Caner ve Sabri defansa daha yakın oynar sadece kanatlarda sıkışmalarda arkadan destek sağlarlarsa defansı aksatmayacakları gibi hücuma katkı sağlarlar. Dönen topları da karşılayarak atak tazelemelidirler. Çizgiye kadar inmekten kaçınmalılar çünkü defansa geri dönemeyeceklerdir ve dönen her top rakipte kalacak atak yiyeceklerdir.

Caner ve Sabri’nin aşırı ileri çıkmaması orta sahayı çok rahatlatır. Sert şutları olan Topal ve Elano dışarıdan tehlike yaratırlar. Sürpriz çıkışlarıyla golleri bulan Sarp ceza sahasına daha fazla girerek yapılacak ortalarda gol şansını arttırır.

Defans mutlaka hücumlarda adam adama oynamalı. Dönen toplarda rakibe top kullanma şansını vermemeli, rakibe arkasını döndürmemeli.

GS’ı sadece İstanbul’daki GS – Atletico Madrid maçının ilk yarısında beğenmiştim. Rakibi kendi sahasında karşıladı ve pek pozisyon şansı tanımadı. 0-0’lık sonuç yetmesine rağmen, 2. yarıda dayanamayıp açıldı ve kalesinde de goller gördü. Geçmişten ders çıkarılacaksa en büyük ders bu maçtır.

Sonuç olarak GS kendine göre, FB rakibe göre taktikle oynayacaklardır. Her ne kadar taktikler güzel olsa da hata yapan kaybedecek. İki takımda hata yapmaya çok yatkın. Klasik olarak bitireyim:Dostluk kazansın… :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim...