17 Haziran 2012 Pazar

Şiddet... Şiddet... Şiddet...


     Kadına şiddet... Son zamanların sık sık konuşulan konusu. Hemen hemen her gün değişik olaylar gelişiyor. Sonuç olarak da devamlı bu konu hakkında konuşuluyor, yazılıyor ve çiziliyor. Tüm gazetelerde, TV programlarında ve nette görmek mümkün. Ama olayın asıl sebebine değinene pek rastlamadım.

     Bir günlük hayatımızı ele alalım. Sabah uyanıp, işe gitmek üzere yola çıkıyoruz. Trafik tam bir keşmekeş. Yollar o yoğun trafik için pek yeterli değil. Hele ki İstanbul'un trafiği tamamen kötü durumda. İşe yetişme stresi zaten hep varken, yola çıkıldığı anda doruk noktaya ulaşıyor. Yollar boş olsa dahi trafik kurallarını hiçe sayanlara rastlamamak mümkün değil. Üstüne üstlük bunları engelleyecek trafik polislerini de görmek imkânsız. Herkesin yaptığı yanına kar kalıyor. Kızmamak elde mi ki?

     İşlek yolda kordon sefası
     Yer Bayraklı Anadolu Caddesi. Hemen İZBAN İstasyonu yanı. Yol dar ve çift yönlü. 20 metre ileride ışık varken buradan karşıya geçmeyi tercih ediyor 2 kişi. Hızla geçse o da iyi. Sahilde yürür gibi aheste aheste... Az kalsın ezileceklerdi ama ilginçtir hiç farkında değiller. Şoför köpürdü fakat başka ne yapabilir ki?

     Duraklamak yasak ama park etmek serbest
     İzmir'in merkezi Konak ve Alsancak. Merkez bölgede 2 tane yol var hemen hemen tüm trafiği çeken. İzmir'in belediye otobüslerinin %60 civarı bu 2 yoldan geçiyor. Yollar gidiş geliş ikişer şeritli. Trafik yoğun olduğundan duraklamak bile yasak. Ama gel gör ki günün 24 saati onlarca park etmiş araba görmek mümkün. Otobüsler duraklarına bile yaklaşamıyorlar. Diğer şeritte yolcu indirip bindirince tüm trafik duruyor. Buranın trafiğine mi yanarsın, kurallara uymayanlara mı yanarsın yoksa kuralsızlara hiç kimsenin ceza vermemesine mi yanarsın. Trafik polisi görmeniz yine imkânsız çünkü.

     Sadece park etmiş arabalar da sorun değil. Bir de trafik ışıklarına uymayan yayalar ve araçlar. Trafik kuralları tamamen çiğneniyor. Hilton Oteli ve çocuk hastanesi yakınlarında duraklamanın yasak olmasına rağmen yolda park etmiş arabaların yanında bir de kaldırımlara park etmiş araçlar var. Bazı yerde kaldırımlarda yürüyemiyorsun, bazen de kaldırımdan inip, karşıya geçeceksin fakat arabalar o kadar dipdibe park etmiş ki kaldırımdan inemiyorsun.

     Kim bekler yeşil ışığı
     Trafik lambalarına uymayan ve kırmızıda geçen yayalar ve araçlar. İşin ilginç tarafı araç kırmızıda geçince yayalar kızıyor ama o kızanlar kendileri de kırmızı yanarken geçiyorlar yolun karşısına. Sürücüler korna çalarak tepki veriyorlar doğal olarak. Ama ilginçtir ki sanki yanlış yapan kendileri değilmişçesine bağırarak ve el hareketi yaparak karşılık veriyorlar. Buradan anlaşılacağı, hiçbirimiz kurallara uymuyoruz ama uymayanlara kızıyoruz. Tüm bunlar her yerde ve neredeyse dakikada bir yaşanıyor. Yine en işlek caddelerde bile polis yok. Her kural işleyenin yanına kar kalıyor.

     Yıllardır metroyu kullanmayı öğrenemedik
     Metrolarda da farklı bir dert. İzmir'de yıllardır metro ve İZBAN var ama hala nasıl inilir ve nasıl binilir bilen yok. Kapılar açıldığında yer kapmak için içeriye hücum ediliyor. Kapıda inenlerle binenler arasında bir savaş başlıyor. Sahneler adeta Amerikan futbolu maçını andırıyor. Kimileri de kendini anayolda araba kullanıyor sanıyor ki inenlere laf atıyor: Kızım sağdan insene. Bu yaşadığım bir durumdu. Yaşlı başlıydı ama bilmemek ayıp değil, öğretmemek ayıptır dedim durumu izah ettim. 'Önce inecekler iner, sonra binecekler biner'. Tabii biz her şeyin iyisini biliriz ya, gururuna yediremedi olay tartışmaya dönüştü. Trenin kapıları kapanana kadar devam etti.

     Bu olaylar ve daha fazlaları hemen hemen her gün yaşanıyor. Tüm bu olanlardan sonra sakin kalabilmek de neredeyse imkânsız. Gün boyu stresle ve hiddetle dolan insanlar akşam evlerinde bir araya geldiklerinde 1 damla bile bardağı taşırıyor ve kavga dövüş başlıyor. Ülkemiz insanlarının şiddete diğer ülke insanlardan daha fazla yönelmesinin sebebi böyle açıklanabilir.

     Bunu önlemenin yolu caydırıcı kurallar koymak. Koymak da yetmiyor, uygulamak da gerekiyor. Ülke olarak en büyük eksikliğimiz bu. Pek caydırıcı olmasa da var olan kanunlarımız uygulanmıyor. Hayatın her alanında eğitim şart. Bu sebepten değinmedim. Şiddeti önlemek için öyleyse;

     KANUNLARI CAYDIRICI YAPALIM, KANUNLARA UYALIM, UYMAYANLARI UYARALIM, KANUNLARA UYMAYANLARI DENETLEYİP, GEREKLİ CEZALARA ÇARPTIRALIM...

     Murat BB

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim...