2 Ocak 2014 Perşembe

Siyasi Bir Hikaye

Bu yazı sadece bir hikayeden ibarettir ve hikayede kullanılan tüm isimler bir hayal ürünüdür.

Abado. Duyo adlı gezegende yer alan bir ülke. Kanlı iç savaşların ardından tüm devletler birleşerek bu ülkeyi kurdular ve çok kısa bir sürede dünyanın en büyük gücü olmayı başardılar. Bundan sonra kalıcı olabilmek lazımdı. Bunun için de tüm ülkeleri avucunun içine alması ve istediği gibi yönlendirmesi gerekiyordu. Bunun da bir çok farklı yöntemleri vardı.

Geri kalmış, yoksul ülkeleri din üzerinden etkin altına alabilirsin. Din adamlarını yollayarak halk üzerinde etki yaratıp, yönetimleri kendin belirleyebilirsin. Ya da aç insanları doyurarak ülkenin yönetiminde başrolü üstlenebilirsin. Bizler buna sömürgecilik diyoruz.

Orta ve ileri düzey gelişmiş ülkeleri ele geçirmenin yöntemleri ise çok farklı. Bu yöntemlerden biri, ülkenin ileri gelenlerine destek vererek seçimleri kazanmasını sağlamak. Bir başka etkili yöntem, ülkenin ileri gelenlerinin açıklarını yakalayıp, bu açıkları kullanıp istediklerini yaptırmaktır.

Abado, duyo üzerindeki hemen hemen tüm ülkelerin ileri gelenlerinin (ki bu milyonlarca insan yapıyor) attıkları her adımı izlemiş, tüm konuşmalarını dinleyip, kayıt altına almıştır. Bu çok gizli operasyonu, operasyonda yer alan bir kişi tarafından deşifre edilmiştir. Bu deşifreden sonra ülke sırlarını açıklamaktan arananlar arasına girmiş ve ülkesinden uzaklarda sığınmacı olarak yaşamak zorunda kalmıştır.

Abado'nun dinlediği ülkelerden biri de biri de Triko. Bulunduğu konum itibarıyla Abado için çok çok önemli bir ülke. ilk önce ülkesinde istenmeyen ama o ülkede çok büyük bir gücü olan kişiye kapılarını açtı. Triko'nun kendine bağlı kalması şartıyla da işbirliği içine girişildi ve kafalarına göre bir partiyi başa getirtti. Bu parti hem Abado'ya hem de o ülkeye sığınan kişinin egemenliği altındaydı.

Bu iktidardaki parti halkın büyük bir kesimini kendine bağlamayı başardı. Bu yüzden kendilerini yavaş yavaş yenilmez görmeye başladı. Zaten onları yenilgiye uğratabilecek hiç bir parti ve hiç bir güç ülke içinde yoktu. İşi daha da sağlama alıp, her yere kendi adamlarını yerleştirdi. Artık yenilmez gücün başı, kendini padişah olarak görmeye başlamıştı. Yaşlanana kadar ülkeyi yönetecek, sonrasında da oğlunu başa getirip babadan oğula geçen bir saltanat kuracaktı. Bunun bazı örnekleri vardı. Saddo, Kaddo ve Koro gibi.

Bu cesaretle artık kendinden üstün hiç bir şeyi tanımaz oldu. Abado da yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başladı. Önce sözlü uyarılar yaptı. Fakat hükümet her yere kendi elemanını yerleştirmişti. Açıkları çok olsa da Abado ve ülkesindeki önemli kişi bunu ispatlayamaz, hiç bir şey yapamazdı. Oysa bu sadece düşünce kaldı. Çünkü Abado öylesine yerleşmişti ki hükümetin içine hiç kimse anlamamıştı. Hükümetin boy ölçüştüğü kişiler ondan bile çok akıllıydılar. Zaten teknolojiyi o kadar iyi kullanıyorlardı ki, duyonun hemen hemen her yerinde kıpırdayan bir yapraktan dahi haberi oluyordu. Hükümetin attığı her adımı bilip, önlemini ona göre almıştı.

Öyle ki, hükümette yer alan kişileri takip eden polisler yakayı ele veriyor. Hemen emniyette araştırma yapılıyor ama bir sonuç elde edilemiyor. Bunun üzerine bu izleyenlerin kimler olduğuna dair takip işine girişiliyor. Abado her süreci bildiğinden hemen uyarıyı yapıyor. Hükümetin emir verdiği polisler takibe gittiklerinde aslında kendileri takibe alınmışlardı. Hükümet bu takipten hiç bir şey çıkaramadı. Olayı ancak operasyon yapıldıktan sonra öğrenebildi.

Bakan çocuklarının tutuklanması hükümeti çok endişelendirdi. Böyle bir operasyondan kendilerinin haberdar olmaması kabul edilemez bir şeydi. Bunu hazmedemeyen hükümet, böyle bir durumun bir daha yaşanmaması için hemen düğmeye bastı. Müdürleri ve bazı polisleri teker teker görevlerinden almaya başladı. Bu sayede bu görevlere kendi tanıdıkları ve güvendikleri kişileri alacaklar ve bir daha böyle bir durum yaşanmayacaktı. Kendileri de çok iyi biliyorlardı ki eğer bu operasyon devam ederse, herkesin başı yanabilirdi.

Bundan sonra yapılması gereken bir kaç yol vardı.

1- Suç kabul edilir, suçu işleyenler cezasını çeker. Ama bu  çok büyük bir destek kaybına neden olur. Parti içinde de bölünmeler yaşanır. Bazıları kızıp, parti içinde dönen kanunsuz işleri açığa vurabilir. Sandıkta da tam bir hezimet olur.

2- Delillerin yetersiz olduğu söylenir ve suçlular aklanır. Bu seferde rakiplerinin eline çok büyük bir koz verilmiş olur. Bu kozun iyi kullanılmasıyla da sandıkta çok oy kaybedilir. Parti içinde bölünmeler yaşanır.

3- Yargılama uzun zamana yayılır ve halka yavaş yavaş unutturulur. Yandaş basında delilleri çürütmeye yönelip yayınlar yapılır ve bu sayede herkesin beyni bir bakıma yıkanmış olur. Deliller de yavaş yavaş değersizleştirilerek tereyağından kıl çeker gibi suçlular aklanır.

Hikaye burada biter. Biraz garip bir hikaye oldu, sonu olmayan. Farkındayım. Bu hikayede böyle işte. Bizim sonumuz mutlak bir gün olacak, hesp verip, cezamızı çekeceğiz, fakat böyle bir çok hikayeler yazılacak ve sonları olmayacak...

MBB

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim...